17 Temmuz 2013 Çarşamba
epiktetos'tan "düşünceler ve sohbetler II"
Bu kadar büyük nimetler
dileyince unutma ki onları elde etmek için şöyle böyle
çalışmak yetmeyecek ve varlığından başka bir şeylerin
bir parçasından bütün bütün uzaklaşman,
bir parçasını başka bir zamana bırakman gerekecektir.
Çünkü bu gerçek nimetlerle birlikte para, yer
ve ün de istersen, bu son istediklerini belki elde edemezsin.
Ama buna karşılık özgürlüğünü,
mutluluğunu sağlayacak nimetlerden kesin olarak yoksun kalırsın.
Böylece korkunç hayalin
karşısında “sen bir hayalsin ve hiç de göründüğün
gibi değilsin!” demeğe hazır ol. Sonra onu incele. Ve bu
inceleme için öğrendiğin usullerden özellikle
birincisini; sana azap veren şeyin elinde olup olmadığını
bildiren usulü göz önünde bulundur. Bu, bizim
elimizde olmayan şeylerden ise kendi kendine duraksamadan de ki: “bu
benimle ilgili değildir!”
unutma ki istediklerinin amacı
istediklerini elde etmektir. Ve korkularının sonu da korktuklarını
önlemektir. İstediğinin ele geçiremeyen zavallıdır.
Korktuğu çukura düşende alçaktır. Gerçek
yararına uygun olmayan şeye karşı yalnız tiksinmen varsa ve o
şey senin elinde ise korktuğun çukura hiç düşmezsin.
Ama ölümden, hastalıktan, fakirlikten korkarsan
alçalırsın. Öyleyse korkuların yerini değiştir ve
elimizde olan şeylere kaydır. İsteklerine gelince onları şimdilik
bütün bütün ortadan kaldır. Çünkü
elinde olmayan şeylerden birini istersen kesin olarak kırılırsın.
Elimizde olan şeylere gelince; bunların arasından hangilerinin
istenmeğe yaraşır olduğunu bilecek gibi değilsin. Bu hale gelmek
için uzaklaşman ya da araman gereken şeyleri aramakla ya da
onlardan uzaklaşmakla yetin. Ama bu hareketlerin her vakit ölçülü
olmalı ve acele ile yapılmamalıdır.
Dünyada Demokrasi, Adalet ve Haysiyet Ayaklanmaları: Yeni Bir İklim Bilinci Oluşuyor
Dünyada Demokrasi, Adalet ve Haysiyet Ayaklanmaları: Yeni Bir İklim Bilinci Oluşuyor: İlkbaharın başlangıcını, doğa'nın kendini yenilemesini, ortalığı kaplayan soğuk hava dalgası içinde de olsa, kutladık. Baharı si...
4 Temmuz 2013 Perşembe
epiktetos'tan "düşünceler ve sohbetler"
epiktetos kimdir: epictetos takma adıdır, yunanca da kelime anlamı; satın alınmış adam, esir, uşak demektir.
m.s 1.yy da phrygia(frigya) "hieropolis (pamukkale)"te esir olarak dünyaya geldi.
Nero zamanında roma'ya götürüldü, orada ahlakı düşük bir adama satıldı. uzun yıllar kötü bir yaşam biçiminden sonra özgürlügünü elde etti.
M.S 90 senesinde kendi okulunu açarak felsefesini yaydı.
1-dünyada olup biten şeylerin bir bölümü elimizdedir, bir bölümü elimizde degildir.
elimizde olanlar; düşüncelerimiz, yaşayışımız, isteklerimiz, eğilimlerimiz, nefretlerimiz; bir kelimeyle bütün hareketlerimiz.
elimizde olmayanlar; eşya ,mülk, şöhret, yüksek görev gibi şeylerdir.
elimizde olanlar tabiatları dolayısıyla hürdürler. hiç bir şey onları durduramadığı gibi onlara engel de olamaz. elimizde olmayanlar ise; zayıf, boyunduruk altında(esir), binlerce engel ve terslik içinde olup bütün bütün bize aykırıdırlar.
öyleyse hatırla ki tabiatları dolayısıyla esir olanları hür ve başkasına bağlı olan şeyleri sana mahsus zannediyorsan her adımda engellerle karşılaşacak, kırılacak, üzülecek ve tanrıdan da, insanlardan da şikayet edeceksin.buna karşılık senin olanı benimser ve başkasının olanı da başkasının iradesinde sayarsan; o zaman kimse sana istemediğini yaptıramadığı gibi, istediğini de yapmana mani olamaz.dolaysıyla kimseden şikayet etmez, kimseyi itham etmez ve istemeden hiçbir hareketi yapmaya zorlanmazsın. kimse sana kötülük edemez, düşmanın olamaz ve başına kötü ve tehlikeli bir şeyde gelmez.
24 Ağustos 2011 Çarşamba
Doğum günü kutlarken gelen ölüm haberi
Seyhan Erözçelik
Sanırım hayata tutunmak istemenin kalleşlik olduğunu düşündü. En zoru da; göre, bile yaşamak
Görüyorsun, görmezden gelemiyorsun
Biliyorsun, bilmeme oyununu oynuyamıyorsun.
Anlıyorsun, anlamsızlık deryasında her gün yeniden boğuluyorsun.
Yaşam iki ucu boklu değnek, yaşamak mı iyidir bilinmez.
Bence oyunun içinde kendi oyunumuzu oynadığımızı sanarak biraz daha oyalama(oyalanma) ile geçiyor bu hayat.
Gidenlerin mutluluğunun daim olması dileğiyle!
Sanırım hayata tutunmak istemenin kalleşlik olduğunu düşündü. En zoru da; göre, bile yaşamak
Görüyorsun, görmezden gelemiyorsun
Biliyorsun, bilmeme oyununu oynuyamıyorsun.
Anlıyorsun, anlamsızlık deryasında her gün yeniden boğuluyorsun.
Yaşam iki ucu boklu değnek, yaşamak mı iyidir bilinmez.
Bence oyunun içinde kendi oyunumuzu oynadığımızı sanarak biraz daha oyalama(oyalanma) ile geçiyor bu hayat.
Gidenlerin mutluluğunun daim olması dileğiyle!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)